24/02/2022 | Yazar: Ali Erol

Kamu temsilcilerinin LGBTİ+’lara yönelik sarf ettikleri nefret söylemi kesintisiz sürüyor, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na göre ise Türkiye'de LGBTİ+'lar yaşamıyor!

Homofobik nefret söyleminin Ocak ayı sosyal medya seyri Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Homofobik ve Transfobik Nefret Söyleminin 2022 Ocak Ayı İnternet Seyrine sosyal medya ve internet ortamlarına yansımış ayrımcı nefret ifadeleri ile doğrudan üreten, yayan ve teşvik eden medya organlarından LGBTİ+’lara yönelik cinsiyetçi, transfobik ve homofobik nefret söylemlerini derledik. 

Medya çalışmaları kapsamında sosyal medya mecrası ile internet medyasını izleyen Kaos GL, internet yayıncılığında dikkat çeken, sosyal medya ortamlarında öne çıkan Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ+) odaklı homofobik ve transfobik nefret söylemi üreten ve yayan haberler ile mesajların takibini yaparak kaydını tutuyor.

Cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadesi ile LGBTİ (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans, İnterseks) varoluşlara yönelik ayrımcı yaklaşım, nefret söylemi üreten, yayan, teşvik eden, savunan ya da haklı gösteren ifadeler içeren haber ve yorumları aylık dosyalarla raporluyor.

İçişleri Bakanı Soylu: “Tehlike büyük: Terör, Uyuşturucu, LGBT dernekleri”

“LGBT konusu”nu “uyuşturucu” ve “terör” ile birlikte telaffuz etmekten vazgeçmeyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Aralık ayının ardından, 2022’nin açılışını, Anayasa güvencesiyle kurulan, yasalar çerçevesinde ve devlet denetiminde çalışmalarını sürdüren LGBTİ+ derneklerini hedef göstererek yaptı.

LGBTİ+’ları ve kurumlarını sistematik (1, 2, 3, 4) olarak hedef gösteren İçişleri Bakanı Soylu, Ocak ayında, 110'uncu Dönem Kaymakam Adayları Uyum Kursu'nda LGBTİ+ derneklerini bir kez daha hedef gösterdi: “Tehlikenin büyüklüğünü, işin zorluğunu şuradan anlayın… Terör örgütleri… Uyuşturucu ticareti… LGBT dernekleri…”

Cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığına karşı Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ+) yurttaşları da her türlü tehdit ve baskıya karşı korumakla görevli İçişleri Bakanı, karalama, kriminalize etme ve hedef göstermeye yeni yılda da devam ederken, LGBTİ+’ları hedef gösteren ve Bakanlık sitesinde yayınlanan şu ifadeleri kullandı: “Tehlikenin büyüklüğünü, işin zorluğunu şuradan anlayın, teröre silah yardımı yaparlardı, bunu bilirdik. Terör örgütlerine para aktarırlardı, bunu da duyduk, bilirdik. Uyuşturucu ticaretini desteklerlerdi, bunu da öğrendik, bunu da bildik. Bugün iş öyle bir noktaya geldi ki LGBT derneklerine devasa bütçeler aktarıyorlar, bunlara propaganda ve iletişim desteği veriyorlar. Karşımızdaki mücadelenin çetinliğini buradan anlayın. Dolayısıyla bu milletin geleceğini korumak için size, sizlerin ferasetine, bilgisine ihtiyacımız var.”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, 17-21 Ocak'ta düzenlenen 110. Dönem Kaymakam Adayları Uyum Kursu'nun Eğitim Dairesi Başkanlığındaki kapanış töreninde yaptığı konuşmada LGBTİ+ derneklerini hedef almasını Anadolu Ajansı (AA) ile İhlas Haber Ajansı (İHA) bülten içinde geçerken, Demirören Haber Ajansı (DHA) ise “Bakan Soylu: LGBT derneklerine devasa bütçeler aktarıyorlar” başlığı ile aktardı.

Hürriyet, DHA’nın “Bakan Soylu: LGBT derneklerine devasa bütçeler aktarıyorlar” servisini olduğu gibi alırken, Yeni Şafak ise “Bakan Soylu'dan 'terörle mücadele' vurgusu: Tünelin ucundaki ışığa yaklaştık” başlığı altında, İHA kaynaklı yayınladığı videoyla, Bakan Soylu’nun konuşmasından “Tehlikenin büyüklüğünü, işin zorluğunu şuradan anlayın… Terör örgütleri… Uyuşturucu ticareti… LGBT dernekleri…” kısmını servis etti.

Independent Türkçe, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Kaymakam Adayları Uyum Kursu”nda yaptığı konuşmayı aktaran Anadolu Ajansı bülteninden, “Soylu: LGBT derneklerine devasa bütçeler aktarıyorlar, bunlara propaganda ve iletişim desteği veriyorlar” manşeti çıkarırken, Star Gazetesi Genel yayın Yönetmeni ise twitter hesabından, İHA bültenini alan gazetesinin geçtiği haberi “Bakan Soylu’dan kararlılık vurgusu: Tünelin ucundaki ışığa yaklaştık” paylaşımıyla duyurdu.

Bakan Soylu’nun LGBTİ+ derneklerini hedef almasını, Aydınlık, Sözcü ve Bursatv “İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: LGBT derneklerine devasa bütçeler aktarıyorlar” başlığı ile aktarırken; T24, “İçişleri Bakanı Soylu: LGBT derneklerine devasa bütçeler aktarıyorlar; propaganda ve iletişim desteği veriyorlar” başlığıyla aynı söylemin daha uzunca versiyonunu tercih etti.

Bakan Soylu’nun yeni yılın ilk ayında da LGBTİ+ derneklerini hedef almayı ihmal etmemesine eleştirel yaklaşan yayınlar ise şöyle sıralandı: Cumhuriyet, “Soylu Rusya'yı övdü, LGBT'yi hedef aldı: Devasa bütçeler aktarıyorlar”; Tele1 TV, Soylu LGBTİ+'ları terör ve uyuşturucu örgütlerinden bile tehlikeli buldu!”; Sol Haber, “Soylu LGBT'leri hedef aldı: 'Tehlikenin büyüklüğünü şuradan anlayın, devasa bütçeler aktarıyorlar'” ve Halk TV, “Soylu LGBT'yi hedef aldı”. 

Twitter’ın, “Rusya devletine bağlı medya” etiketiyle kaydettiği Sputnik ise İçişleri Bakanı Soylu’nun LGBTİ+ derneklerini hedef almasını, İHA bülteninden, “İçişleri Bakanı: LGBT derneklerine devasa bütçeler aktarıyorlar, propaganda desteği veriyorlar” başlığı ile servis etti.

Sputnik’in, “İçişleri Bakanı Soylu: Bulunduğumuz coğrafyada adeta yılanlarla dans ediyoruz. Darbeler gördük, ekonomik krizler gördük, doğal afetler gördük, terör gördük, her şeyi gördük” ifadeli twitter paylaşımı linkini tıklayınca karşımıza gene aynı “haber” başlığı çıkıyor: “İçişleri Bakanı: LGBT derneklerine devasa bütçeler aktarıyorlar, propaganda desteği veriyorlar”

Sputnik’in twitter paylaşımına düşülen takipçi yorumları arasında, “LGBT derneğini, terör örgütlerinden ve uyuşturucu ticaretinden daha vahim görüyor” tweet’i dikkat çekiyor: “Anadolu'da bir köy kahvesinde bunu dinleyen amcalar LGBT'yi silahlı terör örgütü sanacaklar.”, “Dernekler size bağlı değil mi?”, “kisinin kendi ozgurlugu ile hissettigi cinsiyeti yasamasi uyusturucu ticaretinden hatta terorist olup insanlsri oldurmekten bile kotu !!”, “LGBT Dernekleri dediğiniz İç İşleri Bakanlığınca denetlenen dernekse temelde herkes bağış yapabilir. Ayrıca bir eğilimi terörizm ile benzeştirmek cinsiyetçi bir söylemdir.”

Vatandaşların can ve mal güvenliğini sağlayıp, her türlü tehdit ve baskıya karşı korumakla görevli olan İçişleri Bakanı’nın, LGBTİ+'ları “vatandaş”tan görmeyip kurumsal ayrımcılığa tabii tutan, nefret söylemiyle hedef gösteren, yetinmeyip “LGBT”yi de “terör” örgütleriyle birlikte telaffuz etmekte sakınca görmeyen ayrımcı dili 23 Haziran yerel seçimleri sürecinden bu yana artarak devam etti. 

İçişleri Bakanlığı’na mali bildirim zorunluluğu bulunan ve düzenli denetlenen sivil toplum kuruluşlarından olan LGBTİ+ dernekleri hem Anayasal bir hak hem Dernekler Kanunu’na göre kuruldukları bilindiği halde, ifade ve örgütlenme özgürlüklerini inkâr edecek şekilde, kamu temsilcileri tarafından “sapkın dernekler” ifadesiyle nitelemekte sakınca görülmezken, Türkiye’nin de dahil olduğu AB ve BM fonlarından söz konusu Dernekler Kanunu çerçevesinde LGBTİ+ derneklerinin de yararlanmasını çarpıtan ve yalan üreten hükümet yanlısı medya, gene aynı Dernekler Kanunu kapsamında İçişleri Bakanlığının bilgisi ve denetimine tabi olduklarını görmezden gelip kamu temsilcilerinin ayrımcı söylemlerine ortak olarak kamuoyunu yanıltmaya ve LGBTİ+ kurumlarını hedef göstermeye aracı olmaya devam ediyorlar. 

İçişleri Bakanlığı’na kayıtlı LGBTİ+ derneklerinin çalışmalarını sanki gizli ve yasadışıymış gibi gösteren hükümet yanlısı medya organları, nefret yayınlarıyla doğrudan hedef gösterdiği LGBTİ+ derneklerini, “nefret” yetmeyince “terör” ile ilişkilendirip kriminalize etmekten geri kalmıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Sapkınlığı normalleştirme çabası var”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni yılın ilk haftasında, "Çerçeve İçi-Çerçeve Dışı" temasıyla Süleymaniye Camisi avlusunda düzenlenen 2. Yeditepe Bienali'nin açılışında konuştu: “Her türlü sapkınlığı, her türlü ahlaksızlığı, her türlü marjinalliği sanat adı altında normalleştirme, hayatımızın tabi bir parçası haline getirme gayesi taşıyan bu sinsi saldırıya karşı kendi imkanlarımızı daha güçlü şekilde devreye almamız şarttır.”

Yeni Şafak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Süleymaniye Darüzziyafe'de düzenlenen ve Albayrak Grubu'nun da sponsorlar arasında yer aldığı 2. Yeditepe Bienali'nde yaptığı konuşmayı, “Cumhurbaşkanı Erdoğan 2. Yeditepe Bienali'nde konuştu: Sapkınlığı normalleştirme çabası var” başlığıyla aktardı: “Her türlü sapkınlığı sanat adı altında normalleştirme çabası var. Bu bize yönelik bir saldırı var. Sapkınlığı, marjinalliği sanat adı altında normalleştirme gayesi taşıyan sinsi saldırıya karşı imkanlarımızı devreye almalıyız.”

Sputnik, “Erdoğan: Sapkınlığı normalleştirme gayesi taşıyan sinsi saldırıya karşı imkanları devreye almalıyız” ifadesiyle servis ettiği haberini, twitter hesabından, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2. Yeditepe Bienali’nde konuşuyor: 'Her türlü sapkınlığı, ahlaksızlığı ve marjinalliği sanat adı altında normalleştirme gayesi taşıyan sinsi saldırıya karşı imkanlarımızı devreye almalıyız'” ifadesiyle paylaştı.

“Medya mecraları üzerinden dünyaya adeta boca edilen Batı menşeili kültür sanat eserlerinin içine özenle yerleştirilen mesajlar” vurgusu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasını, T24, NTV, ANKA ve Halk TV de, Yeni Şafak ile Sputnik gibi “Sapkınlığı sanat adı altında normalleştirmeye çalışıyorlar” ve “Sapkınlığı sanat adı altında normalleştirenlere karşı imkanlarımızı devreye almalıyız” başlıklarıyla duyurdular.

LGBTİ+’lara karşı inkâr ve homofobik nefret siyaseti  

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK), Ocak ayında yayınladığı “İnsan Haklarının Korunması ve Geliştirilmesi 2020 Yılı Raporu”nda LGBTİ+’lara yer vermedi: Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu'na göre Türkiye'de LGBTİ+'lar yaşamıyor!

TİHEK’e göre, Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseksler yoksa hâliyle İnsan Haklarının Korunması ve Geliştirilmesi için raporlanacak cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığıyla nefret suçu da yok oluyor. Kurumsal ayrımcı politikalar ya baştan ve varoluştan LGBTİ+'ları tanımıyor ya da cinsiyet'i takiben cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ifadelerini "eşitlik"e dâhil etmeyerek, LGBTİ+’ları “herkes” veya “diğer” ya da “ve benzeri” görünmezliğine havale ederek inkâra devam ediyor.

Ayrımcılık suç olduğu halde LGBTİ+’ların varoluşu ve temel vatandaşlık hakları tanınmadığından homofobik ve transfobik nefret suçları cezasızlıkla ödüllendiriliyor. LGBTİ+'lar ise tüm bu inkâr, ayrımcı uygulamalarla ayrımcılıkların görmezden gelinmesine karşı, eşitliği sağlayan ve ayrımcılığı engelleyen Anayasa 10, İş Kanunu 5, TCK 122'nin “herkes” ve “kimse”sine cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinin eklenmesini istiyor.

LGBTİ+’lara karşı homofobik nefret siyasetini sahiplenen hükümet yanlısı muhafazakâr medya homofobik nefret söyleminin hem aracısı hem yeniden ve doğrudan üretici olmayı yeni yılın ilk ayında da sürdürdü.

Kamu temsilcilerinin ayrımcılık yasağı ve eşitlik ilkesini gözetmeyip, LGBTİ+ yurttaşlara yönelik ayrımcı bir dille sarf ettikleri nefret söylemi, hükümet yanlısı medya ve gongo’lar aracılığıyla yayılmaya devam etti. 

LGBTİ+ toplumu ve kurumlarını düşmanlaştıran, manipülasyon, dezenformasyon ve provokasyonlarıyla hak savunucularına, LGBTİ+’lara ve örgütlerine saldıran, nefret söylemini doğrudan üreten, yayan, okurlarıyla takipçilerini teşvik eden hükümet yanlısı ve muhafazakâr medyanın homofobik nefret siyaseti Ocak ayı boyunca şöyle seyretti…

AKP Genel Başkan Danışmanı, Yeni Şafak köşe yazarı ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyoloji akademisyeni de olan Yasin Aktay’ın editörlüğünü yaptığı “Bir Müslüman Nasıl Bakmalı?” kitap serisinin değerlendirildiği öğrenci makalelerinde, “eşcinsel sapkınlar” ve “eşcinsel sapkınlığı” ifadeleriyle homofobik nefret söylemlerine yer verildi.

Yasin Aktay, Haksöz Haber hesabından paylaşılan “Bir Müslüman Demokrasiye Nasıl Bakmalı?” kitabı hakkındaki “değerlendirme”yi, twitter hesabından, “Üç yazıyı da okudum, Ahmet Kerim Artuk, Yusuf Ahmet Kaya ve Esma Beydüz’e güzel yorum ve eleştirileri için çok teşekkür ederim… Ağzınıza sağlık” paylaşımıyla karşıladı.

Köşe yazılarında, “eşcinselliğin toplumsal dokuyu tahrip ettiğine, aile hayatını yok ettiğine ve neticesinde ekini bozduğuna dair bir yığın alamet” belirdiğini söylemiş, LGBTİ+’lara, “mahremiyetinize karışmıyoruz, eşitlik talebiyle toplumsallaşmayın” ayarı çekmiş olan AKP Genel Başkan Danışmanı ve Yeni Şafak köşe yazarı Yasin Aktay’ın, “ağzınıza sağlık” paylaşımı yaptığı “değerlendirme”de “eşcinsellik” şu ifadelerle anılıyor: “…eşcinsel sapkınların eylemlerini destekleyen, milli piyangonun haram olmadığını ‘düşünen’, laik ve benzeri cahili ideolojileri benimseyebilen üstelik tüm bunları ‘Müslüman’ kalarak yapabileceğini savunan ucube profiller…”, “Mesela eşcinsel sapkınlığın batılı ülkelerde demokratik bir hak olarak kabul edilmesini demokrasinin kendisinden değil o ülkelerde uygulanan siyasetten kaynaklandığı savunuyor Aktay…”

AKP Elazığ Milletvekili Zülfü Demirbağ, Elazığ'ın yerel kanalı Kanal Fırat'ta, yılbaşı akşamı katıldığı programda, Millet İttifakı'nın, komünistlerin, HDP'nin ahlak eğitimi alması gerektiğini söyler, “Komünistlerde zaten namus anlayışı yok” diye de eklerken arada tabii ki LGBTİ+’ları unutmadı: “Bir de LGBT var. LGBT de malum ne olduğu.”

“Millet ittifakına özel ahlak eğitimi vermek lazım diyorsunuz özel ahlak eğitimi ne demek sayın vekil?” sorusunu cevaplayan AKP Elazığ Milletvekili, Kanal Fırat program videosunun 40. dakikasında, sunucu, depremden hasarlı binalar sorusuna geçmek istiyor ama inşaat mühendisi vekil tam 5 kez “bi de LGBT var” diye tekrar ediyor! İlgilenmeyen sunucuya, “LGBT de malum ne olduğu” diye sündürüyor inşaat mühendisi vekil ama sunucu nihayet orta hasarlı bina sorusunu yıkılmadan yöneltebiliyor...

AKP Elazığ Milletvekili’nin, “LGBT de malum ne olduğu” sözlerinden önce “Komünistlerde zaten namus anlayışı yok” söylemini gene bir TİHEK paylaşımından hatırlayalım: “Komünizmde Aile Yoktu! Kadın Erkek Dahil Her Şey Müşterekti!” 

Bir hatırlatma da, “LGBT sapkınlığı”, “sapkın LGBT örgütleri”, “cinsi sapkınlar”, “cinsi sapkınlığı meşrulaştırmak”, “sol ve sapkın oluşumlar”, “sol-sapkın çevreler”, “fahşa kültürü” ve “KAOS GL vb. sapkın oluşumlar” gibi cinsiyetçi ve homofobik söylemin nefret nakaratlarını tekrar etmeyi pek seven Haksöz Haber’den ““kamusal mülkiyet” söylemi”yle gelsin. Haksöz’ün aktardığı, 2019’dan, “Sivas Özgür-Der’de “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” Konuşuldu” metninde mümin Sinan Ceran’ın “kamusal mülkiyet”ten “hatırladığı: “Türkiye’de de Bursa’da CHP’li Nilüfer Belediyesi doğuştan veya telkinlerle sonradan kazanılan bu farklı cinsel eğilimleri tedavi ettirecek imkânlar sunacağına, onların argümanlarını savunup geliştirecekleri bir Toplumsal Eşitlik Merkezi açmıştır. Türkiye Marksistleri de “kamusal mülkiyet” söylemini hatırlatacak şekilde ve Türkiye halkının değerleriyle çatışmak pahasına; ayrıca Sosyalist Kürt Hareketi de AB standartlarına uyma sığınmacılığı ile LGBT’lileri saflarına katmakta ve gittikçe tek cinsiyetli nonoşlara dönüşmektedirler.”

Kasım ayında Çorum’da, “LGBT üzerinden bu milletin insani değerlerini tüketmek istiyorlar” sözlerini sarf eden AKP MKYK Üyesi Metin Külünk, “nefret” ve terör” kokteyllerini bu kez de İzmir’de harmanladı ve Anadolu Ajansı’nın aktardığına göre “FETÖ de PKK da DEAŞ da LGBT de paganizmin emrindedir. Stratejik hedefleri bu 4 örgüt üzerinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne açılmış savaş ve Anadolu'ya Sevr dayatmasıdır. Sosyal soykırımdır.” söylemiyle tekrar etti.

Homofobik nefret söylemine ev sahipliği yapan İstanbul Esenler Belediyesi’nin Belediye Başkanı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) AKP Grup Başkanvekili olan Tevfik Göksu’yu, Temmuz ayında sarf ettiği homofobik nefret söylemi, “LGBT toplum ahlakını bozuyor” sözünden hatırlayalım. AKP’li Göksu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına muhalefet bahaneli cinsiyetçi ve homofobik nefret nakaratını bir kez de Anadolu Ajansı aracılığıyla tekrar etti: “Bir de bu CHP'liler LGBT işini çok seviyorlar. LGBT gibi birim kurmak istiyorlar, reddettik.”

AKP’li Tevfik Göksu, “İBB yönetiminin LGBT müdürlüğü kurulması yönünde çalışmalar yaptığı… CHP'nin LGBT meselesini çok sevdiği… İBB meclisine sürekli LGBT ile ilgili şeyler getirildiği… Bunlara 'Hayır' dedikleri…” ifadeleriyle cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli kurumsal ayrımcılığı marifet sanan homofobik nefret söylemlerini Ocak ayının başında CNN Türk kanalında da paylaştı. AKP’li Göksu’nun savunduğu kurumsal ayrımcılık ve homofobik nefret söylemine destek, Aydınlık ve Ulusal Kanal’dan, “İBB AK Parti Grup Başkanvekili Göksu: İBB yönetimi 'LGBT' müdürlüğü kurmak istiyor” başlığıyla; haber7 takipçilerinden, “Yeter artık, sapıklığa çıkarılacak kanunla dur deyin. Bunları rehabilitasyona alın, sokaklardan temizlensinler. Halk yaparsa rehabilitasyonları mezarlıkta olur.” yorumuyla; Takvim’den, “LGBT Müdürlüğü Kurmak İstiyorlar” başlığıyla geldi.

Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü’ne erkek müdür atayan Mersin’in AKP’li Akdeniz Belediye Başkanı Mustafa Gültak da, LGBTİ+’lara ve LGBTİ+ ailelere “saygı” duymuyormuş: “Aile dediğin en çekirdekte bir kadın ve bir erkekten oluşur. Farklı zihniyette, farklı yapıda fraksiyonlar var, ben onlara saygı duymuyorum. Birileri saygı duyabilir ben saygı duymuyorum. Çünkü onları aile olarak görmüyorum. Ben örf, adet, din, coğrafyama göre de bir kadın-erkek olmalı, ben onlara saygı duyuyorum. Dolayısıyla aile varsa kadın ve erkek vardır.”

Anayasal haklar kapsamında kurulmuş, Dernekler Kanunu’na göre faaliyet yürüten LGBTİ+ derneklerine karşı ayrımcılık ve nefret suçu işlemeye doyamayan sendikal gongolardan “Mil-Diyanet Sen” Genel Başkanı Celaleddin Gül, sendikal faaliyet niyetine alışkanlık haline getirdiği nefret suçu çağrısını Ocak ayında da ihmal etmedi: “Eşcinselleri temsil eden dernekler kapatılsın” Sendikal gongo’nun tek sendikal faaliyeti olan kurumsal ayrımcılık ve nefret suçu çağrısı olan “Bu dernekler mutlaka yasaklanmalıdır” ifadesini Ocak ayında kayda geçirdikleri adresler şöyle sıralandı: Millet Haber, “çirkef kampanya”, Akit, Mil-Diyanet Sen Isparta, Anadolu’da Bugün

Sendikal gongo, “Aile kurumunu ve gençliğimizi ifsat eden, ahlaksızlığı yaygınlaştıran eşcinsel LGBT derneklerinin kanunen yasaklanması ve faaliyetlerinin durdurulması için Aile ve Adalet Bakanlığının harekete geçmesi” ifadesiyle paylaştığı LGBTİ+ kurumlarına yönelik ayrımcılık ve nefret suçu çağrısını, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’a da makamında sundu.

Ocak ayı sosyal medyasında yükselen diğer bir ayrımcı dil, cinsiyetçi ve transfobik söylem, avukat Feyza Altun’un twitter hesabından yaptığı “Trans çocuklar vardır” paylaşımıyla geldi.

LGBTİ+’ların varoluş hakları ile anayasal eşitlik taleplerini “cinsel kimlik propagandası” söylemiyle yaftalayan KADEM, twitter’da, “transçocukyoktur” etiketiyle açılan nefret kapmanyasına, “Trans çocuk yoktur! Çocukları, geleceğin LGBT bireyleri olarak görmeyi hedefleyen lobi vardır! Çocuklar LGBT propagandasına malzeme ya-pı-la-maz!” paylaşımıyla katıldı.

AKP Genel Başkan Yardımcısı, Parti Sözcüsü Ömer Çelik, twitter paylaşımı, “Çocuk çocuktur... Çirkin sözler ve istismarcı yaklaşımlar çocuklardan uzak dursun!” ifadesiyle oldu. Aydınlık gazetesinden Çelik’e destek “AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten çocuk istismarcısı kampanyaya tepki” başlığı altında geldi: “AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik LGBTI’nın çürüme dayatması olan trans çocuk vardır kampanyasına tepki gösterdi. Çelik, ‘Çirkin sözler ve istismarcı yaklaşımlar çocuklardan uzak dursun’ ifadelerini kullandı.” Takvim ve Sabah da hükümet temsilcilerinin söylemini aktarırken Aydınlık devam etti: “Sözde çocuk ve kadın hakları savunuculuğu yapan CHP'li Feyza Altun LGBTI’nın çocuk istismarcılığına destek oldu. PKK destekçisi "Havin (undefined ) adlı kullanıcının başlattığı "Trans çocuklar vardır" etiketine Feyza Altun da aynı paylaşımı yaparak destek oldu. Trans çocuklar vardır paylaşımı yapan Altun tepkilerin ardından paylaşımlarını korumaya aldı.”

AKP Genel Başkan Yardımcısı, Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in “tepkisi”ni, Milat gazetesi, “Çocukları hedef alan eşcinsel sapkınlığa Çelik'ten tepki”; el-Aziz gazetesi, “Lanetlenmiş eşcinsel sapıklığa çocukları da bulaştırmak istedi! Tepki yağıyor...” başlıklarıyla aktardı.

AKP Grup Yönetim Kurulu üyesi ve Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ise TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, “Ne demek trans çocuk? Cinsel sapkınlık gibi bir çağrışımı var. Çocuk çocuktur. Çocuğun cinsel tercihi sorgulanabilir mi? Bunlar ayıp şeyler.” diye konuştu.

Erzurum milletvekili İbrahim Aydemir’in, “Şimdiden çocuğun zihnine böyle trans gibi kavramları koyarsanız, nereye gideriz? Toplumu nereye kadar götürüyorlar. Sırf ifsad edebilmek için, sırf araya bir takım nifak tohumları saçabilmek için çocuğu dahi getirip bu işlere alet ettiler. Siyasi kurgu bütün bunlar. Bütün bunlar Türk toplumunu çözmek için toplumun içerisine atılmış birer dinamit gibi bir yaklaşım. Başka bir şey değil. Hakikaten duyunca insanın tüyleri diken diken oluyor.” diye devam eden konuşmasına, Erzurum gazetesi de yer verdi. 

Ankara Barosu LGBTİQ+ Hakları Merkezi kurucularından avukat Öykü Didem Aydın ise twitter hesabından, “Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi, taraf devletlere trans ve interseks çocukların kimliklerini tanımalarını ve yasada ve uygulamada onları ayrımcılığa karşı korumalarını tavsiye etmiştir.” paylaşımı yaptı.

Al sana bilimsel araştırma: “Eşcinsellik hastalıktır, türün devamına tehdittir, sapkınlıktır ve nihayet devlet tarafından yasaklanmalıdır”

Başkanlığını Bilal Erdoğan’ın yaptığı İlim Yayma Vakfı’nın kurumlarından İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi, İstanbul Aile Vakfı ortaklığıyla yaptığı “Türkiye'de Cinsiyet Algısı” araştırmasının sonuçlarını Ocak ayında açıkladı. İlim Yayma Vakfı’nın üniversitesi İstanbul Sabahattin (İZÜ) Zaim’in “Türkiye'de Cinsiyet Algısı” araştırmasına göre “gençlik” grubunun “LGBT”ye “çok yüksek oranda olumlu” yaklaştığı ortaya çıktı.

Eski Yeni Şafak köşe yazarı da olan Sabahattin Zaim Üniversitesi Sosyoloji Bölümünden Ergün Yıldırım, “Türkiye'nin genel toplumsal yapısı hakkında bizi bilgilendiren önemli bir araştırma oldu” derken, araştırmasının “gençlik” grubunun “LGBT”ye “çok yüksek oranda olumlu” yaklaşmasına dayanamıyor ve “Gençlik konuyu daha çok soyut bir düzeyde algılıyor ve bir özgürlük meselesi olarak görüyor” diye yakınmaktan kendini alamıyor.

Ayrımcılık yaratan tüm kanunların ortadan kalkması ve ayrımcı uygulamaların son bulması için mücadele eden LGBTİ+ hareketi, Anayasa’nın eşitlik ilkesini düzenleyen 10. maddesine cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ibarelerinin açık bir şekilde eklenerek başta yaşam, eğitim, sağlık, barınma, ifade, istihdam hakları olmak üzere LGBTİ+’ların tüm haklarının güvence altına alınmasını talep ederken, İlim Yayma Vakf’nın üniversitesinin sosyoloğu kendi yaptığı araştırmanın sonucunu gölgelemek için cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılıklara karşı LGBTİ+’ların hak (1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9) taleplerini “tuvalet”e indirgemeyi “bilimsel analiz” olarak sundu.

Sabahattin Zaim Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümünden Prof. Dr. Ergün Yıldırım, “İZÜ'nün toplumun geçirdiği değişim ve dönüşümü anlamak için bu çerçevede” yaptığı çalışmayı sunarken sanki Yeni Şafak’ta “köşe” yazıyormuş gibi “LGBT ideolojisi”, “eşcinsellik ideolojisi” gibi nefret nakaratlarını sıralarken, arada araştırmanın sonuçları hatırına “İnsanlar çok soyut, genel manada bana dokunmuyorsa, benimle bir teması yoksa insan hakkıdır, özgürlüktür diye bir şey demiyor” demek zorunda kalıyor, derken konuşmasına gene “gündelik hayatın pratiği”nden anladığı “tuvalet” takıntısıyla devam ediyor: “'Kadın ve erkek aynı tuvaleti kullanmalı mıdır?' sorusuna, sol kesim bile yüzde 9.6 gibi çok düşük bir oranda olumlu yanıt veriyor. Kemalistlerde de oran düşük aslında. LGBT veya eş cinsellik ideolojisinin algılanmasını iki şekilde yorumlamamız gerektiğini gördük. İnsanlar çok soyut, genel manada bana dokunmuyorsa, benimle bir teması yoksa insan hakkıdır, özgürlüktür diye bir şey demiyor. Ama gündelik hayatın pratiğine dönüştüğü zaman toplumsal cinsiyet eşitliği konusu, eş cinsellik konusu, sol da, Kemalistler de, demokratlar da çok ciddi anlamda Türk toplumunda bir konsensüs olduğunu gördük.” 

Sosyoloji Bölümünden Prof. Dr. Ergün Yıldırım ve Sosyal Hizmet Bölümünden Doç. Dr. Recep Yıldız, “bir hastalıktır, tedavisi için yardımcı olunması gerekir”, “eşcinsellik insan türünün devamını tehdit etmektedir”, “bir sapkınlıktır, devlet tarafından yasaklanmalıdır” gibi LGBTİ+ yurttaşlara yönelik sarf ettikleri kurumsal ayrımcılık çağrısıyla nefret suçu ifadelerini “bilimsel iddia” kılıfıyla katılımcılara manipüle ederek yönelttikleri halde bekledikleri cevabı alamayınca, katılımcıların kayıtsız kaldığı seçeneklerde kendi yaptıkları araştırmanın sonucunu tahrif ederek raporlamakta “bilimsel” beis görmüyorlar: “Araştırmaya katılan kişilerin yaklaşık yarısı LGBT ile ilgili akla ilk gelen düşüncesinde hiçbir gerekçe sunmuyor. Çok sayıda tercihli cevaba rağmen "hiçbiri" diyerek tercih etmeleri büyük bir oranda katılımcıların LGBT ile ilgili olumsuz bir düşünceye sahip oldukları anlaşılıyor.” 

2022’nin ilk ayından homofobik nefret “köşe”leri 

2022’nin ilk ayı Ocak boyunca ayrımcı dil ve nefret söylemiyle LGBTİ+ karşıtı manipülasyon ve dezenformasyonda ortaklaşan “köşe”ler Yeni Şafak, Millî Gazete, Yeni Asya, Milat, Yeni Meram, Adana Gündemi, Aydın Ses ve Akit yazarlarından geldi.

Homofobik nefret söylemiyle bendini aşıp “köşe”lerine sığmayan, LGBTİ+’ları düşmanlaştırarak hedef gösteren gazete yazılarını okumaya devam ediyoruz…

LGBTİ+ toplumuna, kurumlarına ve kişilere karşı cinsiyetçi ve homofobik dezenformasyona ortak olan, doğrudan üreten, yayan ve teşvik eden muhafazakâr ve hükümet yanlısı medya organlarından köşe yazılarını Yeni Şafak, Millî Gazete, Yeni Asya, Milat, Yeni Meram, Adana Gündemi, Aydın Ses ve Akit yazarlarından derledik: “Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan’tan çoklu nefret nakaratı: “deist, ateist, eşcinsel sapık””, “Yeni Şafak’tan Ersin Çelik hem homofobik sayılmaktan yakınıyor hem de nefret söylemi saçmaktan vazgeçmiyor”, “Muhafazakâr medya köşelerinden nefret nakaratları”, “Akit’in Ocak ayı homofobik nefret köşeleri” 

Akit’in homofobik nefret siyasetinin Ocak seyri

Kaos GL, medya çalışmaları kapsamında, cinsiyetçi ve homofobik nefret söylemi üretme, yayma ve teşvik yayın organı Akit’in 2022 Ocak ayı seyrini hazırladı.

Homofobik nefret söylemi üretme, yayma ve teşvik yayın organı Akit’in, Anayasal haklar kapsamında Dernekler Kanunu’na göre kurulmuş LGBTİ derneklerinin ifade ve örgütlenme özgürlüklerinin “Milli Güvenlik sorunu” haline geldiğini buyuran, “haber” adı altında kurumsal ayrımcılık ve nefret suçu çağrısı yapan Ocak ayı yayınlarında tekrar ettiği nefret söylemi nakaratlarından saydırdığı en çok “sapkın” oldu. 

Akit’in homofobik nefret nakaratlarından “sapkın” ve “sapkınlar” söylemi “eşcinsel sapkınlar”, “sapkınların sesi”, “eşcinsel sapkınlar”, “sapkın savunucuları”, “eşcinsel sapkınların temsilcisi dernekler”, “eşcinsel sapkınları temsil eden LGBT dernekleri”, “sapkınlığı yaymak”, “eşcinsel sapkınlara kıyak”, “eşcinsel sapkınların savunuculuğu”, “sapkın platform”, “LGBT tapar-sapık”, “cinsel sapma”, “cinsel kimlik sapması”, “LGBT'li sapkınlar”, “LGBT’li sapkınları savunan”, “CHP ve avanelerinin eşcinsel sapkınlara olan desteği”, “LGBTİ sapkınlar” ifadeleriyle sıralandı. 

Akit, LGBTİ+’lara yönelik nefret nakaratlarını sıralarken bu kez gerekçelerini din ile bilimden harmanlayarak meşrulaştırıyor: “İslam’ın yasakladığı LGBT’i sapkınlığı”, “Allah’ın lanetlenmiş fiillerden saydığı eşcinsellik”, “Lutilik”, “Lut a.s. kavmi”, “toplumu ifsad projesi”, “Batı tarafından fonlanan LGBT yani ‘eşcinsellik’ kanser haline dönüşmüş”, “her türlü çirkefliği yaymayı amaçlayan LGBT dernekleri”, “eşcinsellik hastalık değil sapkınlıktır”, “normalleştirilmeye çalışılan eşcinselliğin ‘hastalık’ olmadığına inandırılmaya çalışılsa da yapılan araştırmalar tam aksini söylüyor”, “cinsiyet değiştirmenin özendirilmesi ve benimsetilmeye çalışılması”, “eşcinselliğin tedavisi”, “eşcinselliğin özendirilmesi”, “cinsel taciz gibi travmatik yaşantılar”, “cinsel kimlik bunalımı”,

Akit’i din ve bilim kesmeyince doğrudan homofobik nefret siyasetine bağlıyor: “Sapkın dernekler kapatılsın”, “eşcinsellik tehdidi”, “İBB yönetiminin 'LGBT' planı”, “LGBT yasaklansın”, “LGBTİ kabul edilebilir değil”, “eşcinselliği toplumda yaygınlaştırmak”, “meşruiyet kazandırma”, “eşcinsel sapkınları İBB’de istihdam eden”, “LGBT renkleri”, “eşcinselliği ve toplumsal cinsiyet projesini meşrulaştırma mesajı”

Polonya’nın katolik kurumsal homofobik siyaseti ve yandaş medyasının nefret diliyle dolaşıma giren, devlet başkanı Duda’nın nefreti körüklemek için 2020 başkanlık kampanyasında sarf ettiği, “bayanlar baylar, bize onların [LGBT] insan oldukları söyleniyor, bu yalnızca bir ideoloji” söyleminden, Putin’in (1, 2) “propaganda” söylemine cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığına bahane, LGBTİ+’ların varoluşunu ve eşit haklarını tanımayan nefret siyasetinin nakaratları ise Akit “haber”lerinde şöyle sıralandı: “Lobi”, “eşcinselliğin ne kadar büyük bir lobi tarafından desteklendiği”, “LGBT propagandası”, “LGBT ideolojisi”, “LGBT propagandası … LGBT propagandası… LGBT propagandası”, “LGBT haklarına sahip çıkmaya devam edecekmiş”, “LGBT propagandası … LGBT propagandası… LGBT propagandası… LGBT propagandası…”, “Eşcinsellik propagandası”, “eşcinsel lobiler”, “eşcinsellik propagandası”

Kaos GL Derneği’nin Medya İzleme Raporu’na göre, sistematik karalama ve nefret kampanyalarıyla LGBTİ+’ları ve LGBTİ+ örgütlerini hedef haline getiren hükümet yanlısı muhafazakâr medya organlarından Yeni Akit, ayrımcı diliyle homofobik nefret söylemini 2022’nin ilk ayında da sürdürdü.

Cinsiyetçi ve homofobik dezenformasyona ortak olan, doğrudan üreten ve yayan Akit’in aylık nefret söylemi Ocak listesi, “Akit “haber”inin karakteristiği: Hakaret et, hedef göster, nefret suçuna teşvik et”, “Akit’in homofobik nefret siyaseti”, “Akit’in homofobik nefret siyaseti sınırları aşıyor”, “Akit’in kültür-sanat ve medyada nefret siyaseti” ve son olarak “Akit yazarlarından homofobik nefret “köşe”leri” başlıklarından oluşuyor.

Kaos GL, medya çalışmaları kapsamında izleyip kayda geçirdiği cinsiyetçi ve homofobik nefret söylemi üretme, yayma ve teşvik yayın organı Akit’in Ocak ayı listesinin tamamı işte burada.

Yeni yılı Kaos GL’yi hedef göstererek karşılayan nefret medyası

LGBTİ+ derneklerine “iç düşman” muamelesi çeken muhafazakâr medyayla yarışan Aydınlık gazetesi, Aralık ayının ardından 2022’nin ilk ayında da gene Kaos GL Derneği’ni doğrudan hedef aldı.

Kaos GL Derneği’nin Medya İzleme Raporu’na göre Aydınlık gazetesi, sistematik karalama ve nefret kampanyalarıyla LGBTİ+ örgütlerini, LGBTİ+ insan hakları çalışmalarını hedef haline getiren hükümet yanlısı muhafazakâr medya organlarının ayrımcı dil ve homofobik nefret söylemi üretme işinde Yeni Akit, Milat ve Yeni Şafak’a yanaşıyor.

LGBTİ+’ların hak ve özgürlüklerini tanımayan, eşit yurttaşlık hakkını inkâr yetmeyince yaftalayan, hedef gösteren, kriminalize eden, düşmanlaştıran, cinsiyetçi ve homofobik nefret söylemiyle nihayet “terör” ile ilişkilendiren hükümet yanlısı ve de muhafazakâr medyanın karalama ve nefret kampanyalarıyla işleyen yayınını, Yeni Şafak, Milat ve Akit’in ardından Aydınlık devraldı. Aydınlık, “PKK ve LGBT Çocuk Evi'ne girdi” manşeti attığı gün, twitter hesabından, “Kaos GL, 'LGBTİ öğrencileri, aile ve okul kıskacına karşı nasıl korunmalı?' başlığıyla bir kılavuz yayımladı” paylaşımı yaptı.

Kaos GL’yi hedef alan Aydınlık yayınında, kendisini “Eğitimci Yazar” olarak tanıtan ve aynı zamanda “Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi” olan Işıl Çetin ismi bir kez daha karşımıza çıkıyor. Çetin, geçen seneden “Çocuklarımız hedefte” yazı dizisini, bu kez de “Hedef okullar” başlığı altında tekrar ediyor. Aydınlık yazarı, LGBTİ+ örgütlerini “cinsel yönelim özgürlüğü altında aile ve devlet düşmanlığı” yapmakla itham edip, “ABD’nin bölme projesi” ve “terör”le yaftaladığı ikinci bölümün ardından nihayet üçüncü ve son bölümde doğrudan Kaos GL Derneği’ni hedef alıyor.

“Afyon Kocatepe Üniversitesi'nde Öğretim Üyesi”, Millî Gazete “köşe” yazarı Mücahit Gültekin, “köşe” yazdığı Millî Gazete’nin, “Sapkın kuruluş” söylemiyle doğrudan Kaos GL Derneğine yönelik nefret yayınına devam ederken, 2021 Şubat ayında, “Boğaziçi protestoları üzerine” başlığı altında, “İçişleri Bakanı, LGBT, ABD ve Avrupalı ülkeler, AB'ye uyum politikaları ve ilk LGBT dernek, KAOS GL” ibareleriyle sıraladığı nakaratlarını, 2022’nin ilk ayında bir kez daha gene İslami Analiz isimli sitede tekrar ediyor.

Kaos GL Derneği’ni doğrudan hedef gösteren nefret medyasının Ocak ayı ayrımcılık ve homofobik nefret suçu seyri dosyasının tamamına buradan bakılabilir.

Kaos GL’den aylık nefret söylemi takibi

Kaos GL, sosyal medya ortamları ile internet yayıncılığında cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadesi ile LGBTİ+ varoluşlara yönelik ayrımcı yaklaşım, homofobik ve transfobik söylem içeren haber ve gelişmeleri takibe alıyor.

Böylece Kaos GL, internet yayıncılığında dikkat çeken, sosyal medya ortamlarında öne çıkan Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ+) odaklı homofobik ve transfobik nefret söylemi üreten ve yayan haberler ile mesajların aylık takibini ve irdelemesel kaydını tutuyor.

Ayrımcı, ırkçı, homofobik, transfobik unsurlar taşıyan ifadelere nefret söylemi denilmektedir. Bir gruba ya da o gruba üyeliği nedeniyle bir kişiye yönelik düşmanlıktan kaynaklanan ve o gruba yönelik düşmanlığı gösteren veya cesaretlendiren ifade biçimleridir. Nefret söylemi, nefret suçuna teşvik ya da eşlik edebileceği için, bu iki kavram birbiriyle bağlantılıdır.

Nefret söylemi, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tavsiye kararında, “nefret biçimlerini yayan, teşvik eden, savunan ya da haklı gösteren her tür ifade biçimi” olarak tanımlanıyor.

Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ+) terimleri ile tanımlarını, LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılık ideolojileri ve anlamlarını, insan hakları ve ayrımcılıkla ilgili terimler ve tanımlarını ve daha fazlasını, Kaos GL Derneğince yayınlanmış “LGBTİ Hakkında Sıkça Sorulan Sorular ve Cevapları” kitapçığında bulabilirsiniz.

Kaos GL Derneği’nin dijital ortamda yayımladığı “Homofobik ve Transfobik Nefret Söyleminin İnternet Seyri” başlıklı “2020 Sosyal Medya Raporu” işte burada

Not: Bu dizide, internet ortamı ile sosyal medyadan yapılan alıntıların yazım hatalarına dokunulmuyor; olduğu gibi alınıyor.


Etiketler: medya, nefret suçları
İstihdam